Michael Christopher Brown (MCB), Amerikalı bir fotoğrafçı ve sanatçıdır. Washington Eyaleti'nde tarımsal bir topluluk olan Skagit Valley'de büyüdü ve 2011 Libya Devrimi sırasında da dahil olmak üzere birincil haberleşme aracı olarak iPhone'u yoğun bir şekilde kullandığı için tanındı. Bu önemli belgeleme, MCB ve Ramon Pez tarafından tasarlanan Libyan Sugar adlı monografisi ile sonuçlandı ve Paris Photo Book Ödülü ile ICP Infinity Ödülü'nü kazandı.

 

2004'ten beri National Geographic Dergisi'nin bir fotoğrafçısı olan ve önceki bir dönemde Magnum Photos ile ilişkili olan Brown, Michael Mann'in yönettiği HBO belgeseli Witness: Libya'nın baş karakteriydi ve Hondros, Hangi Taraf Ön Cephedir? Tim Hetherington'ın Hayatı ve Zamanı ve This is Congo gibi çeşitli çatışma temelli belgesellerde katkıda bulunan bir sinematografistti. MCB, The New York Times Magazine, Vanity Fair, Time, ESPN ve Vogue gibi yayınlar için editöryel olarak 20 yıldan fazla deneyime sahiptir.

 

Ayrıca Conservation International, Amnesty International ve Save the Children gibi STK'larla ve ticari olarak Land Rover, Chopard, Nike, ABD Ordusu, Sony ve Hyperice gibi müşteriler için fotoğraf çekimi ve yönetim işleri yapmaktadır. 2018'de Damiani, ikinci kitabı Yo Soy Fidel'i yayımladı; Fidel Castro'nun cenaze törenini belgeleyen bir haftalık bir yolculuğu konu alıyor. 2023'te Twin Palms, Küba elektronik müzik sahnesi üzerine Ondas adlı kitabını yayımlayacak. MCB'nin devam eden üç kitaplık bir seri çalışması bulunmaktadır, bunlar arasında on yıldan fazla süren Kongo (DRC) çalışmalarından üç kitaplık bir seri ve levanten bir diğer seri bulunmaktadır. 90 Miles'ın yaratıcısı olan Brown, dünya çapında müzelerde, galerilerde ve sergilerde sergilemeler yapmıştır. Los Angeles'ta yaşamaktadır ve güzel dört yaşında bir kızı olan Poppy'nin babasıdır.

Ed Kashi, çağımızın şekillendirdiği toplumsal ve coğrafi sorunları belgeleme misyonunu ile tanınmış bir fotomuhabir, yapımcı, konuşmacı ve eğitimcidir. Kashi, Nijerya'daki petrol sorunu, Kuzey İrlanda'daki Protestan toplumu, Batı Şeria'daki yahudi yerleşimcilerin yaşamları, iklim değişikliği, Suriyeli mülteciler ve tarım işçileri arasında yaygın kronik böbrek hastalığı gibi pek çok çarpıcı konuyu ele almıştır. 2010'dan beri VII Fotoğraf Ajansı üyesi olan Kashi, çarpıcı görselleri ve insan durumunu etkileyici bir şekilde gözler önüne seren çalışmaları ile tanınmıştır. Kashi'nin kariyerinin erken döneminde hibritleşmiş görsel anlatımı benimsemesi, etkileyici birkaç kısa film üretmesine ilham verdi ve bu başarıları ile 2015 yılında Yılın Multimedya Fotoğrafçısı olarak ödüllendirilmiştir.

 

Kashi görsel hikayeciliğe getirdiği yeni yaklaşımlar sayesinde National Geographic, Open Society Foundations, The New Yorker, MSNBC, GEO Germany, Fortune, Human Rights Watch, International Medical Corps, MediaStorm, NBC.com, New York Times Magazine, Oxfam, Robert Wood Johnson Foundation ve TIME dergisi gibi uluslararası alanda prestijli birçok kurum ile projeler geliştirmiştir. Kashi sanat kurumları, üniversiteler, okullar ve çeşitli mesleki organizasyonlara konferanslar vermektedir. Kashi'nin çalışmaları dünya çapında yayımlanmış ve sergilenmiş, birçok ödül ve onur almıştır. Çok sayıda kitap yayınlayan Kashi en son olarak "Abandoned Moments: A Love Letter to Photography" adlı kitabı ile Uluslararası Fotoğraf Ödülü (International Photo Award) tarafından ‘Yılın Fotoğraf Kitabı’ ödülüne layık görülmüştür. 2002 yılında Kashi, yazar ve film yapımcısı Julie Winokur (eşi) ile Talking Eyes Media'yı kurmuştur.  Kashi bu sayede önemli toplumsal konuları keşfeden, birçok ödül kazanan kısa filmler, sergiler, kitaplar ve çoklu ortam eserleri üretmiştir. Kashi halihazırda Rutgers Üniversitesi Newark ile göç üzerine odaklanan 8 yıllık bir hikaye anlatma projesinde yer almaktadır ve bu proje için ‘National Endowment for the Humanities’ kurumundan iki yıllık bir hibe almıştır. 

Ahmet Sel (1956) belgesel ve portre fotoğrafçılığı alanında çalışmalar yapan bir sanatçıdır. 1981 ile 1990 yılları arasında Paris'te yaşamış ve bu dönemde La Cinq TV kanalı için çalışmıştır. 1990 ile 2000 yılları arasında Moskova'da yaşamış ve Sipa Press için muhabir ve büro şefi olarak görev yapmıştır. Sel, 2005-2006 yıllarında  Sipa Press'in Paris'teki baş editörü olmuştur. 2009'dan bu yana Türkiye'de yaşamaktadır.

 

Sel'in fotoğrafları, Le Monde, Stern, Paris-Match, VSD, Figaro Magazine, l’Express, The Walrus, Corriere della Serra, Sette, Noticias gibi büyük uluslararası gazete ve dergilerde yayınlanmıştır. Ahmet Sel, çeşitli ulusal ve uluslararası yarışma jürilerinin üyesidir. Fotoğrafları birçok müze ve galeride sergilenmiş ve özel ve kamusal koleksiyonların bir parçası haline gelmiştir. 2003 yılında "Fujifilm Press Photo Award France"ın portre kategorisinde ödül kazanmış, 2004 yılında Kanada Ulusal Dergi Ödülleri Vakfı tarafından "Words & Pictures" kategorisinde Altın Ödül kazanmıştır ve 2021 yılında TFSF (Türk Fotoğraf Sanatı Federasyonu) ödülüne layık görülmüştür. Sel, 2022'de Saraybosna Fotoğraf Festivali'nde Portre kategorisinde 1.lik ödülü kazanmıştır.

Ukrayna doğumlu fotoğrafçı Dina Litovsky, 1991 yılından bu yana New York’ta yaşıyor. Litovsky’nin fotoğraf dili, görsel sosyoloji olarak tanımlanabilir. Çalışmaları, genellikle alt kültürlere ve sosyal buluşmalara odaklanarak, boş zaman kavramını keşfetmektedir. Dina, National Geographic, The New York Times Magazine, TIME, New Yorker, GQ ve New York Magazine gibi prestijli yayınlara düzenli olarak katkıda bulunmaktadır.

2020 yılında Almanya’nın en prestijli belgesel fotoğrafçılığı ödülü olan Nannen Ödülü’nü kazanan Litovsky, ayrıca PDN 30 - İzlenmesi Gereken Yeni ve Yükselen Fotoğrafçılar, POYi, NPPA Best of Photojournalism, International Photography Awards ve American Photography gibi birçok ödüle layık görülmüştür.

​

Seçili sergileri arasında, Museum of the City of New York, Noorderlicht Festivali (Hollanda), Annenberg Space for Photography (Los Angeles), Anastasia Photo Gallery (New York), Australian Center of Photography, The Fence (ABD), Tanto Tempo Gallery (Japonya) ve LightFactory Museum (Charlotte) gibi önemli mekânlarda gerçekleştirilen solo ve karma sergiler yer almaktadır. Dina Litovsky, New York Üniversitesi’nde (NYU) psikoloji lisansı ve School of Visual Arts, New York’ta fotoğraf üzerine yüksek lisans (MFA) derecesine sahiptir.

Laura El-Tantawy, ödüllü Britanyalı/Mısırlı belgesel fotoğrafçı, kitap yapımcısı ve eğitimcidir. Transatlantik geçmişinden ilham alan çalışmaları; ev, aidiyet ve toplumsal ile çevresel meselelerin kesişimini araştırır. Şiirsel ve kişisel anlatımıyla tanınan sanatçı, projelerinde sıklıkla hareketli görüntüleri, sesi ve anlatıyı bir araya getirir.

Fotoğrafçılık kariyerine ABD’de bir gazete fotoğrafçısı olarak başlayan El-Tantawy, 2005 yılında serbest çalışmaya yönelerek çığır açan eseri In the Shadow of the Pyramids’i üretmeye başladı. 

 

W. Eugene Smith Memorial Fund ödülünü kazanan ilk Mısırlı fotoğrafçı olan sanatçı, bu ödülü uzun soluklu projesi I’ll Die For You ile aldı. Ayrıca 2016 yılında Deutsche Börse Photography Foundation Prize’a aday gösterildi.

Eserleri The New Yorker, National Geographic, The New York Times, Le Monde ve TIME gibi prestijli yayınlarda yer aldı. 2020 yılında Canon’un Küresel Elçiler Programı’na katılarak görsel hikâye anlatımının geleceğini temsil eden sanatçılardan biri oldu. Laura El-Tantawy, toplumsal farkındalık yaratan ve düşündürücü çalışmalar üretmeye devam ediyor; değişim ve yaratıcılığı teşvik eden bireyler ve kurumlarla iş birliği yaparak ilham vermeyi sürdürüyor.

1974 yılında Sivas’ta doğan Mustafa Seven, fotoğrafçılık kariyerine 1995 yılında Sabah Gazetesi Dergi Grubu’ndafoto muhabiri olarak başladı. Ardından Hürriyet Dergi Grubu, Gazete Pazar, Milliyet ve son olarak Akşam Gazetesi’nde fotoğraf editörü olarak görev yaptı. Daha sonra, “hayata tanıklık etmek” olarak tanımladığı sokak fotoğrafçılığına odaklandı. 

 

2013 yılında “Tek” adlı ilk kişisel sergisini açtı ve birçok karma sergi ile festivale katıldı. Mustafa Seven, sokak fotoğrafçılığı ve mobil fotoğrafçılık üzerine atölyeler düzenleyerek eğitim faaliyetlerinde de aktif olarak yer almaktadır. Üniversiteler, bağımsız fotoğraf dernekleri, çeşitli eğitim kurumları ve kurumsal markalar için ortak projeler üretmektedir. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve FOTON Derneği üyesi olan sanatçı, yerel ve küresel markalar için gerçekleştirdiği projelerle bağımsız olarak fotoğraf üretmeye, sokağı anlatmaya ve yaşadığı dönemi belgelemeye devam etmektedir.

1997 yılında Fas’ta doğan Ismail Zaidy, duyguların, samimiyetin ve görsel şiirin harmanlandığı çalışmalarıyla tanınan bir fotoğrafçıdır. Ailesinin evinin çatısını “Studio Sa3ada” (Mutluluk Stüdyosu) adını verdiği yaratıcı bir alana dönüştüren sanatçı, çoğu eserini burada üretmektedir.

​

Aile bağlarından derin ilham alan Zaidy’nin çalışmalarında, birliktelik ve kimlik temalarını sembolize eden kardeşleri sıkça yer alır. Fotoğrafları, pastel tonları, zengin dokular ve katmanlı kompozisyonları ile dikkat çeker. Gizlenen ya da açığa çıkan yüzler ve titizlikle kurgulanan imgeleriyle güçlü duygular uyandırarak izleyiciyi hem kişisel hem de evrensel bir dünyaya davet eder.

​

GQ ve Vogue Arabia ile iş birlikleri yapan sanatçı, SuperRare ve Foundation gibi NFT platformlarında da üretim yaparak modern sanatın dijital alanına da katkıda bulunmaktadır. Geleneksel hikâye anlatıcılığını çağdaş sanat yaklaşımlarıyla birleştiren Zaidy, sınırları zorlamaya ve sanatını yeni platformlara taşımaya devam ediyor.

1977 yılında Boston’da doğan Nadia Shira Cohen, dünyaya ve bilinmeyene duyduğu büyük merakla büyüdü. Sanatsal yönü, ailesi ve alternatif bir eğitim ortamı sayesinde küçük yaşlardan itibaren desteklendi. 15 yaşında kanser teşhisi konulan Cohen, aynı dönemde fotoğrafçılıkla tanışarak ilk kamerasını aldı. Fiziksel dönüşümünü otoportrelerle belgelemek ve hastalık sürecini paylaşmak, ona zorlu iki yıllık tedavi sürecinde büyük bir güç verdi. Fotoğrafçılık tutkusunu Vermont Üniversitesi’nde sürdürdü ve Floransa’daki SACI’de bir dönem eğitim aldı. Merak duygusu onu foto muhabirliğine yöneltti ve Associated Press’in New York ofisinde stringer olarak çalışmaya başladı. 

 

Sipa Press ve ardından dünyanın önde gelen ajanslarından VII Photo’da görev alarak, belgesel fotoğrafçılığının derinliklerine indi.2007 yılında Roma’ya taşınan Cohen, insan hakları, çevre sorunları, kentsel savaşlar ve toplumsal ayaklanmalarüzerine yoğunlaşan bağımsız projeler üretmeye başladı. National Geographic ve The New York Times gibi büyük yayınlarda yer alan çalışmaları, dünya çapında önemli meseleleri belgelemeye devam etmektedir. Şu anda ailesiyle birlikte yelkenliyle dünyayı geziyor ve hem kendine dönerek hem de dış dünyaya odaklanarak fotoğraf üretmeye devam ediyor.